Yabancı sermayede ciddi düşüş
ANKARA ANKA
Geçen yılın ilk iki ayında 7.4 milyar, yılın tümünde ise 19.2 milyar dolar olan yabancı sermaye girişi, bu yılın ocak-şubat döneminde 1.1 milyar dolarda kaldı
Türkiye’nin AB ile müzakerelere başladığı 2005 yılından itibaren hızlanan ve başlıca özelleştirmeler kapsamında satın almalar ve şirket evlilikleri yoluyla gerçekleşen doğrudan yabancı sermaye girişlerinde bu yıl belirgin bir yavaşlama görüldü.
Geçen yılın ilk iki ayında 7 milyar 400 milyon, yılın tümünde de 19 milyar 247 milyon dolarla rekor kıran doğrudan yabancı sermaye yatırımları, bu yılın ilk iki ayında 1 milyar 65 milyon dolarda kaldı.
Yılın ilk iki ayındaki fiili girişlerde 607 milyon dolarla en büyük payı hizmetler sektörü aldı. Bunun da 258 milyon dolarının mali aracı kuruluş faaliyetleri, 235 milyon dolarının gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri alt sektörlerine yönelik olduğu belirlendi.
Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında anılan dönemde hizmetlerden sonra en büyük payı 457 milyon dolarla, son dönemde giderek yabancı yatırımcıların ilgisini çekmeye başlayan madencilik ve taşocakçılığı sektörü aldı.
Ağırlık AB ülkelerinde
Ocak-şubat döneminde İmalat sanayiine yönelik toplam giriş de 427 milyon dolar olurken, bunun da 147 milyon dolarının gıda ve içki, 101 milyon dolarının plastik kauçuk sektörlerine yönelik olduğu belirlendi.
Ocak-şubat döneminde gerçekleşen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının 568 milyon dolarla en büyük bölümünün Avrupa ülkelerine ait olduğu belirlendi. Ülke bazında ise 295 milyon dolarla en çok Hollanda sermayesi geldi. Hollanda sermayesi Türkiye’ye 2006 yılında 5 milyar 69 milyon ve 2007 yılında da 5 milyar 672 milyon dolarla rekor düzeyde doğrudan yatırım gerçekleştirmişti.
Aynı dönemde Asya ülkelerinden gelen sermaye 290 milyon, Amerika ülkelerinden 199 milyon dolar, Afrika ülkelerinden gelen sermaye de 8 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Doğrudan yabancı sermayenin sektörel dağılımı
Ülker, Pepsi’nin başkanını kaptı!
Songül Hatısaru
Ülker, Pepsi’nin eski Türkiye Başkanı Zaza’yı transfer etti. Zaza, grupta pazarlama operasyonunun başına getirildi
Belçikalı lüks çikolata devi Godiva’yı satın alarak bölgesel şirket liginden global şirket statüsüne yükselen Ülker, grubun tüm pazarlama operasyonunu yabancı bir yönetici olan Jim Zaza’ya teslim etti.
Pepsi’nin eski Türkiye Başkanı Jim Zaza, Ülker’e transfer oldu. Zaza, Ülker’e yönetim kurulu üyeliklerinin yanı sıra grubun pazarlamadan sorumlu grup başkanı olarak atandı.
Yıllarca önemli şirketlerde yöneticilik yapan, Türkiye’yi, Türk tüketicisini ve çalışanını yakından tanıyan Zaza daha önce Frito Lay, Black&Decker ve Kodak gibi şirketlerde çalıştı. ABD vatandaşı da olan Zaza, Lübnan’da doğmuş ve yetişmiş. 25 yıllık yöneticilik hayatının son 10 yılını Türkiye’de geçiren Zaza, Türkçe de konuşuyor.
Kodak Türkiye’yi kurdu
Jim Zaza, 1957 Lübnan doğumlu. Zaza, 1981 yılında Kaliforniya Üniversitesi Uluslararası İş İdaresi bölümünden mezun oldu. San Francisco Üniversitesi’nde organizasyon geliştirme konusunda master eğitimi alan Zaza, iş hayatına Eastman Kodak firmasında başladı. Kodak’ta Ortadoğu bölgesiyle ilgili olarak finanstan pazarlamaya, satıştan lojistiğe kadar değişik bölümlerde çalıştı. Daha sonra Kodak Türkiye’yi kuran ekipte yer aldı.
1986-1989 yılları arasında Kodak’ta çalışan Zaza, daha sonra Avrupa’daki Black&Decker’a geçti.
Zaza, 1993’te PepsiCo firmasına katıldı. 1996 yılına kadar PepsiCo’nun Mısır ve Suudi Arabistan sorumlusu olarak çalıştı.
Ardından Uzay Gıda’nın Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Daha sonra Pepsi’nin Türkiye başkanlığını yapan Zaza, geçen kasımda bu görevden ayrıldı.
Elazığlı yabancı
Nereli olduğu sorulduğunda memleketini Elazığ’ın Ergani ilçesi olarak söyleyen Jim Zaza’nın ilginç bir yaşam öyküsü var. Zaza’nın büyükbabası ve babası Elazığ’da doğup büyümüş. Büyükbaba Elazığ’da vefat etmiş. Bu arada babası Lübnan’a yerleşmiş.
Lübnan’da anne ve babasını 16 yaşında kaybeden Zaza, okurken bir yandan da geceleri çalışarak geçimini sağlamış. Çocukluğu ailesinin Türkiye anılarını dinleyerek geçen, 25 yıllık kariyerinin son 10 yılını Türkiye’de geçiren Jim Zaza, Türkiye pazarının dinamikleri ve Türk tüketicisini yakından bilen bir isim olarak tanınıyor.
Türkiye’ye ilk kez 9 yaşında gelen Zaza’nın, özel sohbetlerinde Türkiye ile gönül bağı olduğunun altını hep çizdiği belirtiliyor.
Tarımda kritik günler
Bülent Yardımcı
Küresel ısınmanın tehdit ettiği tarımda fiyatlar artıyor. Türkiye’de tarım ürünlerinin fiyatlarının dünyadan daha hızlı arttığına dikkat çeken uzmanlar, TMO’nun piyasayı düzenleme görevini yerine getiremediğini savunuyor
Kuraklık nedeniyle azalan üretim miktarları, vatandaşın korkusunu kendine sermaye yapan atak spekülatörler, piyasayı düzenlemekte geç kalan devlet kuruluşları, plansız üretim, bir ürünü teşvik ederken diğerini baltalayan devlet destekleri... Tarım ürünlerinde fiyatın bir yılda ikiye katlanmasının başlıca nedenleri.
Tarım ürünlerinin fiyatları kuraklık nedeniyle tüm dünyada artıyor. Ancak Türkiye’de pek çok üründe fiyat artışının dünyanın önünde olduğu görülüyor. Bu duruma dikkat çeken Ziraat Mühendisleri Odası ve Türkiye Ziraatçiler Derneği, Toprak Mahsulleri Ofisi’ni (TMO) piyasayı düzenleme görevini yapmamakla suçluyor.
MHP: Vurgun araştırılsın
Bu arada MHP, son günlerde meydana gelen hububat fiyatları artışları konusunda Meclis araştırması açılmasını istedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, son günlerde artan hububat fiyatlarına dikkat çekerek bu konuyu Meclis’in araştırması için TBMM Başkanlığı’na önerge verdiklerini söyledi.
‘Buğdayda spekülasyon var, sorumlu Toprak Mahsulleri’
Kuraklık ve kuraklık kaynaklı spekülasyon tarımsal ürünler içinde en fazla buğdayı etkiledi. TMO 2007 harman döneminde buğday baş fiyatını 44+4.5 kuruş olarak açıkladı. Oysa kuraklık nedeniyle rekoltenin düşeceği, fiyatın yükseleceği bekleniyordu. Zahire tüccarları ve değirmenciler, hemen piyasaya girip peşin parayla buğday, arpa, ne varsa topladılar.
TMO, 17-18 milyon ton olduğu tahmin edilen buğday rekoltesinden, sadece 126 bin ton pay alabildi. 2007 harmanı bittikten sonra fiyatlar sürekli yükselmeye başladı. ZMO Başkanı Gökhan Günaydın, süreci şöyle anlattı:
“Ocakta uyardık ama bakanlık nisanda bile ‘Sorun yok’ diyordu. Hasatta açık 2 milyon tonun üzerine çıktı, TMO ithalata geç kaldı. Fiyatlar tonu 250 dolardan 400’e çıktı. Son ihalede 530 dolar. Mayısta hasat başlayacak. Arz yetersiz. Stoğu olan iyi para kazanmak istiyor. Spekülasyon var ama spekülatöre kızacak bir şey yok. Regülasyon görevini yapmayanlar hatalı. Stok oluşturup müdahale gücünü korumalı, alım satım fiyatını önceden açıklamalısınız. TMO’nun stoklarını bilenler müdahale takati olmadığını görür.”
Şubatta Ceylanpınar Tigem Çiftliği ihalesinde, makarnalık sert buğday, kilosu 75 kuruştan satıldı. Buğday, nakliyeyle birlikte 80 kuruş oldu, piyasada panik çıktı. Kilo başına bulgur ve ekmek fiyatı
2.5 YTL’yi geçti.
Polatlı Ticaret Borsası Başkanı Yahya Toplu, şu günlerde dünyada ortalama buğday fiyatının ton başına 475 dolar olduğunu belirterek şöyle dedi:
“Fransız buğdayına eylül teslimi 430 dolar fiyat veriyorlar. Bu, harman zamanı fiyatın gerileceğini gösteriyor. Demek ki ekmek fiyatını 3 YTL’ye çıkarmadan 2.5 YTL’de tutabileceğiz.”
Ayçiçek yağının fiyatı 2’den 5.5 YTL’ye çıktı
Son aylarda zeytinyağı hariç her türlü yağın fiyatı hızla arttı. Temmuzda perakende 2 YTL’ye satılan bir litre ayçiçeği yağının raf fiyatı ocakta 5.5 YTL’ye yükselirken zeytinyağının litre fiyatı 7-7.5 YTL’de kaldı.
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği’nin verdiği bilgiye göre, 2007 Ocak’ta tonu 320 dolar olan ayçiçeği çekirdeğinin fiyatı yüzde 189 artarak 2008 Ocak’ta 925 dolar oldu. Yine 2007 Ocak’ta tonu 650 dolar olan ham ayçiçeği yağının fiyatı yüzde 169 artarak 1750 dolar oldu.
ZMO Başkanı Gökhan Günaydın, Türkiye’nin 2 milyar dolarlık yağ ithalatı bulunduğu belirterek, “Soya ve ayçiçeği kuraklıktan çok etkilendi. Elinde mal olan piyasayı yükseltiyor. Beş ayda fiyatlar yüzde 150 arttı” dedi.
Aymar Yönetim Kurulu Başkanı Beşir Özyurt da Türkiye’de Trakya Birlik dışındaki yağ üreticilerinde ayçiçek kalmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Türkiye’nin yağı, mayısa kadar zor yeter. Hazirandaki yeni mahsulü bekliyoruz. Soya, kanola, pamuk, palm yağları kıymete bindi. Tüm yağlı tohumların fiyatı yüzde 60 yükseldi.”
Bakliyat dünyada yüzde 20 bizde yüzde 90 zamlandı
Türkiye nohut dışında tüm bakliyat çeşitlerinde ithalatçı konumunda. Mercimek, fasulye, pirinç fiyatları dünyaya paralel olarak yükselirken yerli nohut da modaya uydu! Perakende nohut fiyatı 5 YTL’ye kadar çıktı.
Bakliyatta plansız üretime bir de kuraklığın eklenmesinin fiyat artışlarını tetiklediğini anlatan ZMO Başkanı Gökhan Günaydın, “Bakliyatta kuraklık nedeniyle son 10 yıldır üretim geriliyor. Bir zaman dağa taşa mercimek ektik ama fiyatlar düşünce üretici terketti. Ekim alanları daraldı. Şimdi darlık var, fiyatlar çıkıyor” dedi. Paketli Bakliyatçılar Derneği Başkanı Tevfik Dinçer de devletin yem bitkilerine verdiği desteğin artmasının, bakliyat ekim alanlarını daralttığını vurguladı.
Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ise fırsatçıların kuraklık nedeniyle yaşanan rekolte düşüklüğünün arkasına sığındığını belirterek şunları söyledi:
“Zamların gerekçesi yok. Rekolte düşüklüğüyle dünyada fiyatlar artıyor ama bizdeki kadar hızlı değil. Son bir yılda dünyada bakliyat fiyatları yüzde 10-20 arasında arttı. Bizde ise son bir ayda yapılan zamlar yüzde 20-90 arasında.”
Pirincin freni tutmuyor asıl tehlike ramazanda
Dünya pirinç fiyatları artarken, Türkiye’de durum sakin görünüyordu. Ancak TMO 10 gün kadar önce depolarındaki 36 bin ton çeltiğin tamamını satınca ortalık karıştı, pirinç fiyatlarının freni boşaldı. Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, “Pirinç fiyatları bir haftada yüzde 130 artarak 5 YTL’ye çıktı. Dünyadaki artışın sebebi kuraklık, Türkiye’deki artışın sebebi fırsatçılık” dedi. Çeltik, üreticiden 0.6 YTL’ye alınırken markette pirinç 4-5 YTL olduğuna dikkat çeken ZMO Başkanı Gökhan Günaydın da şunları söyledi:
“Bunun nedeni TMO’nun yetersiz stokları. Firmalara 35 bin ton çeltik sattı. Bu çeltik firmaların eline geçti ve fiyatlar yüzde 100 arttı. Elinde stok yoksa piyasayı regüle edemezsin. Ramazandan evvel büyük bir patlama daha olacak.”
Bakliyatçı Mehmet Reis şöyle dedi:
“Pirinçteki hızlı fiyat artışı, dünyadaki artışlarla izah edilemez. TMO elindeki çeltiği 70-80 kuruşa satarak belirli firmalara 150 milyon dolar para kazandırdı. TMO’dan ucuz çeltik alanlar, piyasada kilosu 1.50 YTL’ye satıyor.”
Paketli Bakliyatçılar Derneği Başkanı Tevfik Dinçer ise fiyat artışının yavaşlaması için tüketicinin pirinç pilavı yerine bulgur pilavı yemesini önerdi.
Balıkesir Ziraat Odası Başkanı Sami Sözat, “TMO’nun sattığı 40 bin ton pirinci alan firmalar açıklansın” dedi.
Mısır ve arpa fiyatı katlandı, sırada et var
Et Üreticileri Birliği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Kayar, bu yıl da kuraklığın devam etmesi halinde et fiyatlarının yükselebileceğini belirtti. Hikmet Kayar şunları söyledi:
“Geçen yıl kilosu 25 kuruş olan arpa ve mısırın fiyatı, bu yıl 50 kuruşu geçti. Yem fiyatlarındaki yüzde 100 artışa rağmen et fiyatları artmadı. Toptan dana etinin kilosu 2 yıldır 9-9.50 YTL fiyatla satılıyor. Bu yüzden para kazanamayan besici sattığı hayvanın yerine yenisini koymuyor.
Ahırlarda beslenen hayvan sayısı hızla azalıyor. Yakın bir gelecekte et fiyatlarında büyük bir artış olacak. Bunu önlemek için besiciye yem desteği verilmeli. Mısır ve soya ithalindeki gümrük vergisi sıfırlanmalı.”
Eker: Pirinç ithalatıyla bağlantımız var
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, “Elimizde, piyasada pirinç ve çeltik var. Bir miktar eksiğimizle ilgili olarak ithalat bağlantımız var. Onlarda bu ay ve önümüzdeki ay içinde verilecek. Tüketiciler gerekirse birkaç gün pirinç almasınlar” dedi.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bakliyat fiyatlarındaki artışın küresel ısınmadan kaynaklandığını vurgularken, “Artışları bazı kesimler, herkesi tehdit eder hale getirmeye devam ederlerse bakliyat gemisini Mersin Limanı’na getiririz” diye konuştu.
|
Kod
|
Alış
|
%
|
USD
|
1,3100
|
0,00
|
EURO
|
2,0750
|
0,00
|
Sterlin
|
2,5810
|
-0,15
|
İsv. Frank
|
1,3040
|
-0,15
|